2 Kasım 2009 Pazartesi

Otel odası felsefedir


Olivier Rolin, Fransa 68’in goşist liderlerinden. Onun bu devrimci kimliğinin yansıması edebiyatta da güçlü bir kalemle karşılığını bulur. Kurgunun tüm olanaklarını zorlayan Rolin, metnin tüm araçlarını denemektedir. Her kitabında yeniyi yeniden dener. Yazarın Odalar kitabı, Sırça Otel’de Bir Oda romanının devamı gibidir. Sırça Otel’de 43 otel odasından insan manzaraları sunan yazar Odalar’da, yirmi sekiz çağdaş Fransız yazardan kendi otel odalarını anlatmalarını ister.
Yirmi sekiz yazarın kimi Rolin’in kendilerinden istedikleri ‘otel odası’ yazısına atıfla, kimi kaldıkları otelin bulunduğu şehri anlatarak, kimi kavramsal olarak ‘oda’ fikrinden yola çıkarak, kimi ise usta kalemlere taş çıkartır biçimde ‘oda’nın betimlemesini yaparak başlar denemesine. Kendine ait bir odadan farklı olarak otel odaları aidiyetsizliğe işaret eder. Misafiri çok ama sahibi yoktur (ki mülkiyeti kastetmiyoruz). Yazar Rolin, Odalar denemesini “yazarlar arasında oynanan bir oyun” olarak tanımlar. Şüphesiz bu kurmacanın yarattığı türden bir oyundur. Yirmi sekiz kalem, üslupları, dünya algılayışları ve konuları düzleminde farklılıklarını ilk cümlelerinden açık ederler; Sevgilimi beklediğim oda, Sevgilimin çağrısına geldiğim oda, Ölümü beklediğim oda, Kaçırıldığım oda, Sade bir oda, Sarıya boyanmış bir oda...
Rolin, yirmi sekiz yazarı bir araya getirip, onlardan aynı konuyu yazmalarını isteyerek okurlarına bir yapı-söküm’ün araçlarını göstermek ister. Buna Derrida’nın modern Penelope dediği kavramla ulaşır. Yirmi sekiz yazarımız tıpkı Penelope gibi ortak konulu metni örüp yeniden söker ve yeniden örmeye başlarlar. Sökme (ravel) hem sökmek hem de örmek (to unravel) eylemini ifade eder. Kitabı bütünlüklü bir metin olarak ele aldığınızda, sonsuza açılan oda numaraları (36 no’lu oda, 555 no’lu oda/Romandan) hem bir başlangıcı hem de sonu ifade eder. Her bir yazar kendi otel odasında kendi metnini örmektedir, fakat sadece kendi metnini örmekle de kalmaz aynı zamanda kendinden bir önceki ve bir sonraki metni de söker. Aynı sarı renge boyalı oda, kimine sevinç verirken kiminde mide bulantısı yaratır. Kiminin odası 2 metreyken kiminin ki 5-10 metredir. Yirmi sekiz otel odası, tek bir odanın yeniden yapılıp bozulduğu bir el oyuncağına döner; açılıp genişleyen, daralıp kapanan; yatak, komodin, yazı masası, küvet, pencere, kapı gibi nesnelerin aynı oda içerisinde farklı görünüm ve konumlarda yer alması. Okuyucu bu romanı eline aldığında, sadece farklı yirmi sekiz anlatı okuyacağını değil, bütünün eklektik yapısını meydana getiren parçaları olduğunu düşünmelidir.
Yazarlar içerisinden romanın söz konusu kurgusunu açık etmeye en yakını Michele Deguy’dur. Otel odalarını bir labirente benzeten Deguy, bir odadan bir başka odaya geçişimizi varoluş düzenimizle ilişkilendirir ve insanlık durumu olarak “bir açmazdan ötekine geçiş” değerlendirmesiyle insanlık trajedisini anlatmaya çalışır ve “Otel odası felsefidir” der. Rolin sizi Fransız edebiyatının günümüz yazarlarıyla tanışmanız için Otel Odası’na davet ediyor, bu randevuyu kaçırmayın.
Serap Özgür/Radikal
ODALAR
Olivier Rolin ve Arkadaşları
Çeviren: Orçun Türkay
Can Yayınları
2009
212 sayfa
14 TL.

Hiç yorum yok: