5 Kasım 2009 Perşembe

Gazeteciliğe yönelik güven kaybı

Gazeteciliğe yönelik güven kaybı sadece sıradan insanlara ait bir duygu değildir. 20. yüzyılın sonlarından beri, gazetecilik ve medya üzerine araştırmalar yapan akademisyenler de, gittikçe artan oranda, medyanın artık doğruyu söyleme işlevini yerine getiremez olduğunu söylüyorlar. İyi ve doğru bilgilendirilmiş, eleştirel bir vatandaşlığın yaratılması işlevini medya yerine “bağımsız ve dinamik bir akademinin” üstlenmesi gerektiğini savunanlar var.

Bunlardan biri olan İngiliz iletişim Bilimci Golding şunları yazıyor; “Medya mesleği ideolojilerinin, bu işin kamunun bilgi gereksinimini karşıladığı iddialarının aksine, araştırma bulgularının toplamı, medyanın, vatandaşların vatandaşlık görevini yerine getirebilmelerine yeterli bir temel sunmadığını gösteriyor. Popüler basın eğlence sektörüne iyice entegre oldu ve kamu yayıncılığı da, hem biçim hem de amaçları itibariyle, iyice yaralanmış durumda. Yeni teknolojiler bir “bilgi toplumu” yaratmaktan çok, zengin ve yoksullar arasındaki uçurumun derinleştiği bir medya toplumunu besliyor. Bu başarısızlıklar, tarihe tanıklık etmek açısından, eleştirel toplumsal araştırmalara daha büyük sorumluluklar yüklüyor. Ancak bunu başarmamız hem akademi içinde, hem de akademi dışında bağımsız araştırmaya yönelik tehditleri savuşturmamıza bağlı”

Hiç yorum yok: