13 Şubat 2008 Çarşamba

GAZETECİ-YAZAR BENDEROĞLU VEFAT ETTİ

KERKÜK- 04.02.2008 - Gazeteci-yazar Abdüllatif Benderoğlu (71) vefat
etti.
Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimde Türkmen işlerinden sorumlu bakanlık
görevini de yürüten Abdüllatif Benderoğlu (71), tedavi gördüğü Ürdün'ün başkenti
Amman'da vefat etti.
Kerkük'e bağlı Tuzhurmatu kasabasında doğan Benderoğlu, Türkmen edebiyatının
önde gelen isimleri arasında yer aldı. Uzun süre Türkmence yayın yapan Yurt
dergisinin başında kalan Benderoğlu, Türkmen edebiyatına birçok eser verdi.
Benderoğlu, Nazım Hikmet'in şiirlerini Arapçaya çeviren ilk kişi oldu ve ilk
Türkmence-Arapça lügatı yazdı.
Irak'ta Saddam Hüseyin iktidarının devrilmesinden sonra Devlet Başkanı Celal
Talabani'nin Türkmenlerle ilgili danışmanlığını yapan Benderoğlu, daha sonra
bölgesel yönetimde Türkmen işlerinden sorumlu bakanlık görevine getirildi.
Saddam Hüseyin iktidarı döneminde, enformasyon dairesinde görev yapan
Benderoğlu, bir süre serbest muhabir olarak Anadolu Ajansı'nı Bağdat'ta temsil
etmişti.

Afganistan'da idama mahkum edilen 24 yaşındaki gazeteci Sait Pervez Kambahş'a destek

ANKARA - 07.02.2008 - Gazeteciler, Afganistan'da idama mahkum edilen
24 yaşındaki gazeteci Sait Pervez Kambahş'a destek amacıyla Afganistan Devlet
Başkanı Hamid Karzai'ye iletilmek üzere bu ülkenin Ankara Büyükelçiliğine mektup
bıraktılar.
Çağdaş Gazeteciler Derneğinden yapılan yazılı açıklamada, bir grup gazeteci
ile ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras'ın, Afganistan'ın Ankara
Büyükelçisi Masood Khalili'yi ziyaret ettiği belirtildi.
ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay'ın, heyet adına mektubu Khalili'ye sunduğu
ifade edilen açıklamada, Büyükelçi Khalili'nin, Devlet Başkanı Karzai'ye telefon
edeceğini ve mektubu ileteceğini söylediği kaydedildi.
Açıklamaya göre, Devlet Başkanı Karzai'ye gönderilen mektupta şu ifadeler
yer alıyor:
''Binlerce Türk gazeteciyi temsil eden Türkiye'nin önde gelen gazetecilik
örgütleri olarak, Balkh Üniversitesi öğrencisi ve Jahan-e Now gazetesi muhabiri
meslektaşımız Pervez Kambahş'ın durumuyla yakından ilgileniyoruz.
Türkiyeli gazeteciler ve Türk halkı, Kambahş'ın kadın hakları ile ilgili
bazı Kur'an-ı Kerim ayetlerini tartışan bir makale bulundurduğu için
suçlanmasına, yasa dışı olarak tutuklanmasına ve idama mahkum edilmesine
inanmakta zorlanıyoruz.
Afganistan hükümeti ve ekselansları Cumhurbaşkanı Sayın Karzai'nin,
gazetecilerin ifade özgürlüğünün sağlanmasında önemli bir sorumluluğu olduğuna
inanıyor ve meslektaşımızın özgürlüğüne kavuşması için elinizden şahsen gelenin
en iyisini yapacağınızı umuyoruz.''
Mektuba imza koyan basın kuruluşları şunlar:
''Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği, Diplomasi Muhabirleri
Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, KESK Haber-Sen,
Parlamento Muhabirleri Derneği, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Radyo
Televizyon Gazetecileri Derneği, Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği, Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü Temsilciliği.''

"BİR TARİHİN TANIĞINDAN PİLATUS'UN GÖLGESİNDE"

LEFKOŞA- 08.02.2008 - KKTC'de gazeteci Başaran Düzgün, Kıbrıs
sorununun yakın geçmişinde dönüm noktası olan Annan planının da doğduğu süreçteki
zirveleri, belgeleri ve tanıklık ettiği olayları anlattığı "Bir Tarihin
Tanığından Pilatus'un Gölgesinde" adlı kitabını tanıttı.
Başaran Düzgün, kitabının yeniden başlayacak görüşme sürecine ışık tutması
dileğinde bulundu.
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliğinin sohbet toplantısına konuk olan Kıbrıs
Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Başaran Düzgün, kitabını anlattı, soruları yanıtladı.
Annan planına son şeklinin verildiği Mart 2004'teki Bürgenstock zirvesini
izleyen 3 Kıbrıslı Türk gazeteciden biri olan Düzgün, kitap yazma fikrinin bu
zirve sırasında Türk gazetecilerle sohbetleri sırasında doğduğunu söyledi. 24
Nisan 2004'teki referandum gecesinde tarih yaşandığını keşfettiğini, tarih yazmak
için de bir süre beklemek gerektiğini belirten Düzgün, Annan planı için,
"hakkında bu kadar yalan söylenen, spekülasyon yapılan başka bir plan var mı
bilmem" ifadesini kullandı.
Annan planına "evet" denmesi için uğraştığını hatırlatan Düzgün, "Yalanların
tarihi bastırmaya başladığını ve planın hazırlanmasına büyük emeği geçenlerin
bile olayları unutmaya başladığını fark edince kitap hazırlığını hızlandırdığını"
söyledi.
Kitabını, dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakanı Mehmet Ali Talat ve
Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş'la mülakatlar yaparak, zirve ve toplantı
tutanaklarından yararlanarak ve kendi tanıklıklarından hazırladığını anlatan
Düzgün, Bürgenstock zirvesinin tutanaklarının bir bölümünün aynen kitapta yer
aldığını kaydetti.

-"BİLDİKLERİMİZ BUZ DAĞININ GÖRÜNEN PARÇASIYMIŞ"-

Başaran Düzgün, "Biz gazetecilerin her şeyi bildiği, duyduğu ve yansıttığını
sanırız. Oysa kitabı hazırlarken öğrendim ki, o dönemde gördüklerimiz,
bildiklerimiz buz dağının görünen parçasıymış. Örneğin Serdar Denktaş'ın
Papadopulos'la 9 kez görüştüğünü bilmiyordum. Ergün Olgun'un (eski
Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı) Verheugen'in üzerine yürüyecek kadar sinirlendiğini,
Türk heyetinin toprak kavgasını bilmiyordum" diye konuştu.
Kitabını, bilinmeyenleri halka anlatmak amacıyla yazdığını ifade eden
Düzgün, bu yıl içinde Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmelerin başlayacağına
inandığını, halkın yeniden Annan planı dönemine benzer tartışmalar yaşayacağını,
yeniden planlarla karşılaşacağını söyledi.

-"SON KEZ PAZARLIK MASASI KURULACAK"-

Düzgün, "İnsanların yaşamını temelden değiştirecek bir sürece giriyoruz,
anlaşma olsa da, olmasa da. Bence son kez pazarlık masası kurulacak ve Kıbrıslı
Türklerle Rumlara 'uzlaşır mısınız' diye sorulacak. Kitabımın tüm bunlara ışık
tutması umudundayım" dedi.
Bürgenstock zirvesine ilişkin anılarını aktarırken çok pahalı bir otelde çok
zor şartlarda görev yaptıklarını, 10 günlük zirve boyunca Kıbrıs Türk heyetinden
sadece bir kez Serdar Denktaş'ı görebildiklerini anlatan Düzgün, buna rağmen iyi
gazetecilik yaptıklarını söyledi.
Rum sözcünün ise her gün otele giderek Rum gazetecileri bilgilendirdiğini,
onların da toplu hareket ederek aynı haberleri yazdığını kaydeden Düzgün, canlı
yayında bir Rum gazetecinin, zirvenin sonucunu, "Türklere kebap, bize sandviç
verildi" sözleriyle özetlediğini aktardı.

-TALAT VE DENKTAŞ-

Başaran Düzgün, konuşmasını özetle şöyle sürdürdü:
"Bu süreçten bir lider doğdu: Talat. 6 milletvekili olan bir parti
başkanıyken süreç sonunda cumhurbaşkanı oldu.
Bu süreçte bir liderin meziyetlerine tanık olduk: Denktaş. Denktaş isteseydi
inanmadığı bu süreci berhava edebilirdi, zirveye gidecek olanlara yetki
vermeyebilir, süreci kilitlerdi."

-"ANNAN PLANI MELEK DE DEĞİLDİ ŞEYTAN DA"-

Kitabını yazma sürecinde edindiği yeni bilgilerle geriye dönük
değerlendirmesinde bir miktar Annan planı militanlığı yaptığını fark ettiğini
söyleyen Başaran Düzgün, "Planda Kıbrıslı Türklerin çok aleyhine şeyler de vardı
ama karşı taraf o kadar çok şeytanlaştırmıştı ki biz de melekleştirdik. 80 bin
insanın evlerini terk etmesi ve olmayan evlere yerleşmesi vardı planda ve
referandum günü bile ortada para yoktu. Annan planı melek de değildi şeytan da"
diye konuştu.

-KARPAZ KONUSU-

Düzgün, Annan planına "evet" diyenlerin, toplumsal çıkarları öne koyarak ve
yeni bir yaşam inancıyla bu kararı verdiğini belirterek, kitabını hazırlarken,
"Türkiye'nin Karpaz'ın verilmesine sıcak baktığını" da öğrendiğini ifade etti.
Düzgün, önümüzdeki süreçte başlayacak yeni tur görüşmelerin odağının Karpaz
olacağı görüşünü de dile getirdi.
Başaran Düzgün, özgür ve birleşik Kıbrıs inancının hala bulunduğunu,
kitabını da hep bu dilekle imzaladığını söyledi. Düzgün, kitabın Kıbrıs Türk
perspektifiyle hazırlandığını, ikinci bir kitapta olayları Türkiye açısından
değerlendirmeyi çok istediğini de ifade etti

SINIR TANIMAYAN GAZETECİLER'İN RAPORU

WASHINGTON - 12.02.2008 - Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün
raporunda, geçen sene gazeteciler açısından en tehlikeli ülkenin Irak olduğu
belirtildi.
Örgütün yarın açıklanacak raporunda, 2007'de dünya genelinde 87 gazetecinin
görev başında öldüğü bildirildi. Irak'ta ölen gazetecilerin sayısı 2007'de 47
oldu. Bir önceki sene Irak'ta 41 gazeteci ölmüştü.
Gazeteciler açısından geçen yıl diğer tehlikeli ülkeler; 8 gazetecinin
öldüğü Somali ve 6 gazetecinin öldüğü Pakistan, Irak'tan sonra ikinci ve üçüncü
sıralarda yer aldı.
Rapora göre, gazetecilere en çok sansür uygulayan ve gazetecileri en çok
hapse atan ülke Çin oldu. Bu ülkede demir parmaklıklar ardında 31 gazetecinin
bulunduğu bildirildi.
Örgüt, raporunda, İran'da da gazetecilere baskının arttığını, geçen sene
50'nin üzerinde gazetecinin hapse atıldığını, yıl sonu itibarıyla cezaevlerinde
10 gazetecinin bulunduğunu bildirdi.
Örgütün araştırmasına göre Pakistan ve Rusya'da da durum gazeteciler
açısında kaygı verici. 18 Şubatta seçimlere hazırlanan Pakistan'da gazetecilere
saldırıların ve basın mensupları arasında tutuklamaların artmasından kaygı
duyulduğu belirtildi.
Araştırma başkanı Jean-François Julliard, Martta devlet başkanlığı
seçimlerinin yapılacağı Rusya için "Rus yetkililerin seçim öncesinde ve seçimde
medyayı kontrol etmek için elinden geleni yapacağını biliyoruz. Seçim öncesinde
Rus halkının bağımsız bilgi almayacağını hissediyoruz" dedi.
Raporda, serbest gazeteci Josh Wolf'un San Fransisco'daki bir gösteride
çektiği filmleri yetkililere vermediği için hapse atılması ve El Cezire'de
çalışan Sudanlı kameraman Sami el Hac'ın hapse atılması gazetecilere uygulanan
baskıların ABD'deki örnekleri olarak gösterildi.

IRAK'TA BİR IRAKLI GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ

BAĞDAT - 12.02.2008 - Irak'ın başkenti Bağdat'ta bir Iraklı
gazetecinin cesedi bulundu.
Polis, bağımsız Genç Gazeteciler Cemiyetinden pazar günü kalem, defter almak
için Bab El Muzam bölgesindeki pazara gitmek üzere ayrılan 27 yaşındaki Hişam
Miçvit Hamdan'ın kurşunlarla delik deşik edilmiş cesedinin başkentin merkezinde
bugün bulunduğunu bildirdi.
Bu arada Şii din adamı Mukteda Sadr, Amerikan CBC televizyonunun iki
muhabirinin kaçırılmasını kınadı.
El Sadr'ın Basra bürosunun yetkililerinden Haris El Ezari, gazetecilerin
kaçırılmasını kınadıklarını belirterek, gazetecilerin serbest bırakılmasını
istedi.
CBS televizyonu, kendisi için çalışan iki muhabirin pazar günü Basra'da
kaçırıldığı bildirmiş, ancak gazetecilerin kimliğini açıklamamıştı.
Görgü tanıklarıysa kaçırılanların bir İngiliz muhabirle muhabirin Iraklı
tercümanı olduğunu belirtmişti.
Merkezi New York'ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi, Irak'ta 2004'ten
bu yana 51 gazetecinin kaçırıldığını bildiriyor. Komiteye göre, bunlardan çoğu
serbest bırakıldı, ancak 12'si öldürüldü.
Öte yandan Amerikan ordusu Diyala vilayetinin Mukdadiye kentinde bir toplu
mezarda 13 ceset bulduğunu yalanladı. Irak polisi, Amerikan askerlerinin dünkü
bir operasyon sırasında cesetleri bulduğunu, cesetlerin Bakuba'daki morga teslim
edildiğini belirtmişti.

PRENS WILLIAM GAZETECİ OLUYOR İDDİASI

LONDRA -- İngiltere tahtının ikinci sıradaki veliahdı
Prens William'ın ordudaki eğitiminin ardından gazetecilik yapacağı öne sürüldü.
The Guardian gazetesi, prensin halen Lincolnshire'daki Kraliyet Hava
Kuvvetleri'ne ait üste pilotluk eğitimi aldığını hatırlatarak, bu eğitimin
önümüzdeki aylarda tamamlanacağını, William'ın daha sonra donanmaya geçeceğini,
ardından sivil hayat tecrübesi kazanmak üzere askerlikten ayrılacağını yazdı.
Gazete, William'ın tahta çıkması halinde orduyu, bürokrasiyi ve medya
dünyasını tanıması açısından Kraliyet danışmanları tarafından çizilmiş bir yol
haritası bulunduğunu, bu çerçevede prensin tahta geçmesi halinde lideri
sayılacağı İngiliz Anglikan kilisesinde de vakit geçirmesinin söz konusu
olabileceğini duyurdu.
Bir Saray danışmanın "Prensin medya dünyası içinde yer alıp, o dünyayı
yakından tanımasının iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum'' sözlerini aktaran
gazete, bir başka yetkilinin, "Prens askerliği bütün yönleriyle öğrendi. Şimdi
devletin yapısını öğrenmesi gerekiyor'' görüşünü de okuyucularına aktardı.
Devlet alanında prensin büyük olasılıkla Dışişleri Bakanlığında çalışacağını
yazan gazete, William'ın görev yapabileceği gazetelerin de Times, Telegraph ya da
Guardian olabileceğini öne sürdü.
Prensin resmi konutu Clarence House ise haberi ne yalanladı ne de doğruladı,
sadece henüz bir karar verilmediğini açıkladı.