5 Kasım 2009 Perşembe

Medyanın İdeolojik İşlevi

Medya incelenirken kitle iletişim araçlarının ideolojik işlevi üzerinde de durmak gerekir. Marx ve Engels’in Alman İdeolojisi adlı yapıtında, üretim araçlarına sahip olan sınıfın çağın düşüncelerinin üretim ve dağıtım araçlarını da sahip olduğu belirtilir. Bu yaklaşım, maddi üretim araçlarına sahip olan sınıfın medya da dahil olmak üzere toplumun kültürel ve düşünsel alanın dada egemen bir konumda olduğu anlamını taşır. Diğer bir deyişle toplumda egemen olan sınıf kendi egemenliğini ideolojik düzeyde düşündürmek için medya araçlarını kullanır. Egemen sınıfın fikirleri, dönemin egemen fikirleri haline gelir.

Fransız filozof Althusser tarafından da devletin ideolojik aygıtları arasında da sayılan medya, kendi sahiplerinin düşüncelerini de topluma benimsetmek ister. Althusser’e göre, bütün ideolojik formlar, mevcut sistemin(kapitalizmin) yeniden üretilmesine hizmet eder ve bu süreç toplumsal ilişkilerin de sisteme uygun tarzda üretilmesine katkı sağlar.
Gramsci’nin kullandığı hegemonya kavramı da, egemen sınıfın sadece siyasal ve ekonomik kontrolünü değil, aynı zamanda ideolojik düzeyde de kendi dünya görüşünü topluma benimsetme anlamını taşımaktadır. Bu hegomonik ilişkide toplumun daha doğrusu alt sınıfların rızası da aranmaktadır. Üst sınıfların çıkarlarını yansıtan bir ideolojinin toplumda hakim ya da hegomonik olabilmesi için alt sınıfların da buna rıza göstermesi gerekmektedir.

Hakim sınıfın egemenliğini düşünsel ve kültürel alanda da sürdürmesini amaçlayan bu süreç, alt sınıflara bir baskı sonucu değil bu değer ve davranışları kendi rızaları ile benimsemelerinin sağlanması ile söz konusu olur. Medyanın rolü ve önemi de, tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. Medya, hakim sınıfın çıkarlarına hizmet eden yorumların yeniden üretilmesine yaramakla birlikte aynı zamanda bu rızanın kazanıldığı yada kaybedildiği bir ideolojik mücadele alanı olmaktadır. Gramsci’ye göre kitle iletişim araçları, bu çevrede birer ideolojik mücadele unsurlarıdır.

Medya, işçi-işveren ilişkilerindeki çatışmalı durumlarda, grev ve benzeri olaylarda hakim olan sınıfın çıkarları doğrultusunda yayın yapar, kitleleri etkiler, grevin olumsuzlukları üzerinde durabilir. Yine medya toplumun yaşadığı sorunlardan uzaklaşması için eğlence kültürünün yaygınlaşmasında etkili olur, “televole” kültürü dediğimiz yozlaşmaya, ahlaki değerlerin tahribatına da yol açabilir.

kenan evren duman
kaynakça:
Karl Marx-Friederich Engels, Alman İdeolojisi, çev. Sevim Belli, 3. Baskı, Ankara, Sol Yayınları, 1992
L. Doğan Tılıç, Utanıyorum Ama Gazeteciyim, İletişim Yayınları, İstanbul, 1998

Hiç yorum yok: