18 Haziran 2009 Perşembe

Postmodern felsefe


Postmodern felsefenin kaynakları

Aydınlanma düşüncesinin temelini oluşturan rasyonalizmin, yani nesnel bilginin akıl yoluyla edinilebilir olduğuna duyulan inancın sarsılması ile birlikte başlayan ve bir bütün modern felsefenin temel kategorilerinin sorunsallaştırılması ve bu kategorilerin işletildiği epistemolojik ilkelerin yerinden edilmesi ile sonuçlanan felsefe eğilimi. "Özcülük", "temelcilik", "gerçekçilik", "nesnellik", "özne" ya da "ben" gibi modern felsefeye içkin ve aydınlanma düsüncesinin temel dayanakları olan kavramlar burada artık tümüyle işletilemez bir hale gelir. Bu, bir tür felsefenin sonudur, ama tümden felsefenin değil, özellikle vurgulandığı haliyle, Platon'dan beri süregelen ve Modernizmde doruğuna ulaşan metafiziksel felsefenin sonudur

Felsefe yapmanın imkân ve olanakları bu noktadan itibaren başka bir yol izlemek durumundadır, ki postmodern felsefe eğilimleri çeşitli kollardan bunun açılımlarını yaparlar. En bilinen ve etkili örnekleri Lyotard'ın Büyük Anlatılar'ın sonu eleştirisi, Focault'nun soykütüksel arkeolojisi, Levinas'ın ötekilik felsefesi, Derrida'nın yapısökümcülük'ü, Deleuz'un göçebe şizoid analizler'i, Rotry'nin ironi ve olumsallık kavramları, Barthes'ın göstergebilimsel serüven'i, Kristeva'nın metinlerarasılıkı, Laclau ve Mouffeu'nun anlamın kapatılamazlığı hakkındaki çözümlemeleri şeklinde çok genel olarak belirtilebilir.

Postmodern felsefe, fenomenoloji, yapısalcılık, varoluşculuk, eleştirel teori ve Marksist felsefe gibi öğretiler arasındaki etkileşimlerin oldugu kadar, dilbilim, antropoloji, psikoanaliz, sosyoloji gibi disiplinler arasındaki kuramsal sınır çatışmaları ve geçişkenliklerinin de ürünüdür. Farklı kollardan modern düsüncenin içinde kuramsal sınırları zorlayan Kant, Hegel, Marks, Freud, Nietzsche, Husserl, Heidegger, Saussure bir anlamda daha modernizm icinde postmodern felsefenin öncüllerini atmışlar ve derinleştirmişlerdir.Özellikle son dört ismin postmodern felsefenin fikir babaları olduklari söylenebilir. Fransız felsefecileri daha sonra, 1960 ve 70’lerde, bu düşünürlerin açtıkları izlekleri derinleştirerek postmodern felsefenin başlıca yaklaşımlarını şekillendirmişlerdir.

Postmodern durum zaten çoktan belirginleşmeye başlamıştır II. Dünya Savaşı'ndan itibaren. Ekonomik, siyasal ve toplumsal düzenlenişlerin ifadesi olan postmodern durumun yanı sıra, mimariden diger sanat dallarına felsefe, din, toplum, kültür ve benzeri her alanda modernizme tepki olarak doğan tutum ve yaklaşımların ifadesi olarak da postmodernizm ortaya çıkmıştır. Postmodern felsefe ise, bu noktada postmodernizmin arkaplanındaki, ya da başka bir deyişle altyapısındaki teorik temeli olusturur. Postmodern felsefe, dolayısıyla modern felsefenin içerdiği kavramsal ikiliklere ve onların epistemolojik temellerine kökten bir itirazdir denebilir.

Postmodern felsefe, her seyden önce en genel anlamda evrensel, tümel, nesnel ve rasyonel bilginin varlığına yönelik derin bir kuşkunun ortaya çıkmasının ürünüdür. Bu kuşkuyla giderek, ikili kavram karşıtlıkları ve onların dayanakları olan epistemolojik konvansiyonları yıkmaya yönelir. Yapısalcı dilbilimin dil’i sorunsallaştırması, psikoanalitik kuramın bilinç’i deşifre etmesi ve antropolojinin kültürel olguların dayandığı derin yapıları açığa çıkarmasının sonuçlarına bağlı olarak düşünce-gerçeklik ilişkisinin, dolayısıyla da bilginin geleneksel felsefedeki yapısının altüst edilmesi sözkonusu olur.

Hiç yorum yok: