11 Ağustos 2008 Pazartesi

Thelma ve Louise’i hatırlarken


Bonneville’i seyretmeye hazırlanırken aklınıza o kadar çok ‘Thelma & Louise’ çağrışımı geliyor ki filmi seyretmeye başladığınızda iki filmin ne kadar farklı olduğunu görüp içinize garip bir rahatlık çöküyor. Kendilerini hayatın akışına bırakmış üç kadın arkadaş, üstü açık bir araba ve uçsuz bucaksız Amerika yolları, doğal olarak kadın ve yol filmleri arasında özel bir yere sahip ‘Thelma & Louise’i hatırlatıyor. Bu karışıma seksi otostopçuyu da eklerseniz, bir tür ‘Arvilla, Margene & Carol’ beklentisiyle izlemeye başlıyorsunuz ‘Bonneville’i.

İkinci filmiyle yönetmen Christopher N. Rowley ve yazar Daniel D. Davis, ‘Thelma & Louise’deki gibi kadının toplumsal konumuyla ilgili büyük şeyler söylemekten çok, 50’li yaşlarını geçmiş üç kadının arkadaşlığını ve belirli bir yaş dönümündeki değişimlerini mütevazı bir şekilde anlatma niyetiyle bu eski arabayı yollara düşürüyorlar. Özlediğimiz Jessica Lange’in canlandırdığı Arvilla’nın kocası Joe’nun cenazesiyle başlıyor ‘Bonneville.’ Arvilla’dan pek hazzetmeyen, Joe’nun ilk eşinden olan kızı Francine (Christine Baranski), kocasının küllerini doğaya bırakmaya kararlı Arvilla’ya ya külleri babasının cenazesine getirmesini ya da yaşadığı evi terk etmesini söylüyor.

ÜÇ KADININ DEĞİŞİMİ

Ne yapacağı konusunda bir süre gidip gelen Arvilla, sonunda iki yakın arkadaşını alarak Idaho’dan cenazenin yapılacağı Santa Barbara’ya gitmeye karar veriyor. 1966 model Bonneville marka arabaya atlayan üç kadın, her biri farklı kişisel değişim yaşayacakları uzun bir yolculukta buluyorlar kendilerini. Kathy Bates enerjisi yüksek, neşeli ve uzun süredir bir erkeğin eksikliğini hisseden Margene’i, Joan Allen ise dinine bağlı, tutucu Mormon Carol’ı canlandırıyor. Babasını arayan genç otostopçu Bo (Victor Rasuk) ve kır saçlı TIR şoförü Emmett (Tom Skerritt) gibi farklı erkek tiplerini karşılarına çıkaran bu yolculuk, Arvilla’nın kocasının ölümüyle yüzleşmesine yardımcı olurken, üç kadının arkadaşlığını da bir ileri boyuta taşıyor.

‘Bonneville’ sıradan senaryosu ve tahmin edebileceğiniz hikaye döngüleriyle, sinemada çığır açmayan ama televizyonda rastlasanız takılıp kalacağınız filmlerden. Özellikle de üç büyük oyuncunun içinizi açan performansları filmin aksaklıklarını ve kimi zaman düzleşen anlatımını hoş görmenizi sağlıyor. Kadın ve yol filmlerini seven seyirci için ise yalnızca üç büyük üstadı Bonneville’in içinde yolculuk yaparken seyretmek bile uzun süredir özledikleri bir deneyim için yeterli oluyor.
KAYNAK:EMRAH GÜLER
AKŞAM GAZETESİ

Hiç yorum yok: