11 Ağustos 2008 Pazartesi

Orhan Erinç'ten yalan haberlere tepki



Dedikodu haberciliğinin kurbanları arasında yer aldığını belirten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Erinç, “Gerçekleri öğrenmenin o kadar zor olmadığını” yazdı.

Gazeteciliğin Donkişotları

Öyle günler oluyor ki.. Babıâli’de 52’nci yılıma girmiş olmama karşın, hâlâ daha gazeteciliği öğrenememiş olduğum, ya da bize öğretilenlerin yanlış olduğu kanısına kapılmaktan kendimi alamıyorum.

Eskiden gazetelerde, doğruluğu kesinleştirilememiş haberlerin ya da haber değeri taşıyan söylentilerin yayımlandığı özel bölümler vardı.

Gazeteciler, önemli sayılan, ama haberde bulunması gereken kesinlikten yoksun olduğu için haber gibi yazılamayanları, bu özel köşelerde değerlendirirlerdi.

Bu alanın pirinin, “Sabiha Deren” takma adıyla Yeni Sabah gazetesindeki köşede başlatan ustalarımızdan Genel Yayın Yönetmenim Hakkı Devrim olduğunu söyleyebilirim.

Cumhuriyet’e gelmeden önceki çalıştığım Yeni Sabah’ta, arada ben de bu köşeye yazılar önerirdim. Köşeye girdiğinde sevinirdim. Çünkü söylenti düzeyinde bile olsa ince eleyip sık dokuyan bir gazeteciydi Devrim.

Yıllar sonra aynı işi, 5 yıl kadar Hürriyet’te ben üstlendim. “Bir Günün Hikâyesi” köşesinin editörlüğünü yaptım. Kulakları çınlasın, köşenin en velud yazarı da siyasetin nabzını tutma ustası Sezai Bayar’dı.

Hiçbir yöneticinin aklına o tür yazıları değil manşet yapmak tek sütun başlıkla bile haber sayfalarına aktarmak gelmezdi.

Ne yazık ki bugün, benzer bir meslek duyarlığından söz etmek mümkün değil.

***

Cumhuriyet, bildim bileli yayın ilkelerinden rahatsız olanların hedef tahtasıdır.

Brüt 45 yıllık Cumhuriyetçilik yaşamımda Cumhuriyet’e kızanlar önceleri kaba kuvvete başvururlardı. Gün geçmezdi ki Komünizmle Mücadele Derneği, Ülkü Ocakları, kendilerini solcu sanan öğrenci örgütü temsilcileri gazeteye kadar gelip bizleri tehdit etmesin, yalanlar uydurup karalamaya çalışmasın...

Yıllar geçince yöntemler de değişti. Kızanlar artık dedikodular uydurmaya, uydurulan dedikoduları manşetlere taşıyarak saldırmaya başladılar.

Böyle bir yönteme başvurma zorunluluğunu duyuyorlar. Çünkü gerçekleri yazarlarsa Cumhuriyet’i yıpratamayacaklarını anladılar. Bu nedenle de kendilerine tek yol olarak iftira kaldı.

***

Hedef tahtasının 12’sinde gazetemizin İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk var. Gün geçmiyor ki, laik Cumhuriyet’ten rahatsızlık duyanların yayın organlığını üstlenmiş gazetelerde manşet olmasın...

Kısa bir süre önce bir de baktım ki dedikodu haberciliğinin kurbanları arasına ben de katılmışım.

15 yıl önceki bir dedikodu, 1963 Ekimi’nde muhabir olarak geldiğim Cumhuriyet’ten 1981’de yazı işleri müdürü iken yönetim değişikliği nedeniyle ayrılmış olmamı da es geçerek 1993’te dönüşüme kulp takma aracı yapılmış.

Uğur Mumcu, İlhan Selçuk’la gazeteden çıkarılacak(!) 85 gazeteci için kavga etmiş, kararı kolayca uygulamak için de Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Orhan Erinç işe alınacakmış!

Söz konusu dönemde Cumhuriyet’te olan Hikmet Çetinkaya ile Şükran Soner, gerçek tanıklıklarını anlattılar. Ben yalnızca şunu ekleyeyim.

26 Mayıs 1981’de ayrıldığım Cumhuriyet’e Genel Yayın Danışmanı olarak 17 Şubat 1993’te döndüğümde TGS ile gazete arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyordu. Anlaşma olmayınca 14 Ocak 1994 günü grev başlatılması kararı alındı. Ben de 13 Ocak’ta Cumhuriyet’ten ikinci kez istifa edip eşyalarımı alarak çıktım.

14 Ocak sabahı da kolumuzun altına “Bu iş yerinde grev vardır” afişini koyup Cumhuriyet’e geldik. Ama grev uygulanmadı. Araya girenler sayesinde imzalar atıldı.

Cumhuriyet’teki görevime de, niye gazeteye gelmediğimi merak eden arkadaşlarımın girişimiyle döndüm.

***

Anlattıklarım basit bir gazetecilik çabasıyla öğrenilebilecek şeyler. Öncelikle bir gazetecinin 15 yıl önceki dedikoduyu aktarırken “Acaba 85 gazeteciye ne oldu?” sorusunu aklına getirmemiş olmasını yadırgadığımı belirtmeliyim.

Giderek yaygınlaşan benzer gazetecilik anlayışı, gazeteciliği daha da küçümsetiyor. İşin daha da kötüsü, böyle gazetecilik yapmaktan mutluluk duyanların sayısı da ne yazık ki artıyor... Cumhuriyet’e saldıranlar sanırım Basın Tarihi’mizde “Gazeteciliğin Donkişotları” olarak özel bir yere sahip olacaklar...

Orhan Erinç / Cumhuriyet - 9 Ağustos 2008

Hiç yorum yok: