8 Şubat 2010 Pazartesi

Sebastian Pinera'nın sırrı


Futbol takımları ve medyadaki yatırımları ile Berlusconi'ye benzetilen Şili'nin en zengin üçüncü adamı Sebastian Pinera 20 yıllık sol iktidarına ağır darbe indirdi. Gündemde devletin gelir kapısı bakır üreticisi Codelco'nun özelleştirilmesi var.

1973'te Augusto Pinochet'nin askeri darbesi ile 17 yıl dikta yönetimi yaşayan, 1990'dan sonra ise hep solcu iktidarların göreve geldiği Şili'de sağ, 20 yılın ardından ilk kez zafer ilan etti. Geçen hafta pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde merkez sağda yer alan Ulusal Yenilenme Partisi'nin (NRP) lideri Sebastian Pinera iktidardaki Eduardo Frei'yı oyların yüzde 52'sini alarak koltuğundan indirdi. Bu, Latin Amerika'da Venezüella'dan Brezilya'ya kadar son 2 yıldır esen sol eğilimli rüzgâra ve ülkede yıllardır iktidarı elinde tutan sol koalisyona büyük bir darbe olarak görülüyor. Pinera'nın zaferi aynı zamanda 3 binden fazla insanın siyasi çatışmalarda öldürüldüğü, 28 bin kadar kişinin ise işkence gördüğü Pinochet devrinin halk üzerinde yarattığı "sağ" algısının da değiştiğinin bir işareti olarak görülüyor. Sağ yönlü siyaset 20 yılı aşkın süredir Şililerin gözünde insan haklarını ihlal edilmesiyle ilişkilendiriliyordu. Pinera, seçimi kazanmasının ardından yaptığı konuşmada, Şili'nin büyük, zengin ve çok güçlü bir ülke olmadığını, ancak dünyadaki "en iyi ülke" olabileceklerini, kaybedecek bir dakikaları bile bulunmadığını söyledi. Pinera'nın devlet başkanlığı görevini mart ayında resmen devralması bekleniyor.
Dünyanın en büyük bakır ihracatçısı olmasının avantajıyla Latin Amerika'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Şili'nin yeni devlet başkanı Pinera aslında milyarder bir işadamı. 60 yaşındaki Pinera, Şili'yi kredi kartıyla tanıştıran adam olarak da biliniyor. Pinera, kredi kartı pazarlaması ile başladığı işhayatında zamanla başarı bir işadamına dönüştü. Şu anda 1.2 milyar dolarlık serveti ile ülkenin en zengin üçünü insanı olan Pinera, seçimlere "Şili'yi dünyanın en iyi ülkesi yapacağı" vaadiyle katıldı. Pinera, seçim kampanyasında bir milyon kişiye iş alanı açılması ve 12 bin dolar olan kişi başına düşen milli gelirin yılda yüzde 6 oranında artacağı gibi vaatlerde bulunmuştu. Pinera'nın iktidarda kalacağı 4 yıl boyunca en büyük avantajı yüksek bakır fiyatları ile şu ana kadar elde edilen yüklü döviz rezervi olacak. Şili borsasının da sermaye yanlısı Pinera'nın zaferi ile gaza basması bekleniyor.

Ulusal tahvil projesi ve Codelco'nun satışı
Serbest piyasa politikalarını sürdürmesi beklenen Pinera, özel sektörü ekonomiyi kalkındıracak ana motor olarak görüyor. Pinera'nın iktidarı süresince yapmayı planladığı önemli projelerden biri de Şili'nin uluslararası platformlarda yatırımcılara sunulmak üzere devlet tahvili ihraç etmesi olacak. Şili'nin yabancı yatırımcıya ulaşması ise daha fazla döviz anlamına geliyor. Pinera'nın gündeminde devlete ait bakır üreticisi Codelco'nun daha verimli olması amacıyla özelleştirilmesi de var. Ancka bu konuda Kongre şimdiden ikiye bölünmüş durumda. Uzmanlar Pinera'nın Codelco özelleştirmesi için yasa tasarısına karşı çıkan merkez sol muhalefet ile uzlaşmaya varmak için epey ter dökeceğini belirtiyor. Pinera ayrıca iş hayatını gözeten daha esnek düzenlemeler konusunda da solcularla ve sendikalarla karşı karşıya gelecek. Codelco'yu satmaya kalkışırsa büyük olasılıkla zaten bir süredir grev ve protesto tehditleri savuran maden işçileri sendikaları ayaklanacak. Kongredeki karşıtlar ise devletin en büyük gelir kapısı olan hatta krizde uygulanan teşvik programlarının finansmanını sağlayan Codelco'yu sattırmamamak için Pinera'yı iyice zorlayacak.

2008'de bakır sayesinde 42 milyar dolar fazla verdi
Askeri diktatörlükten serbest piyasacı bir anlayışı benimseyen yeni devlet başkanına kadar geçen sürede Şili ekonomisi düşük yolsuzluk oranının da sayesinde hızlı bir kalkınma sürecine girdi. Pinochet görevinden ayrıldığında yüzde 39'larda olan işsizlik oranı bugünlerde yüzde 14'lere kadar gerilemiş durumda. Oran hâlâ yüksek ama bu, Latin Amerika'da işsizlik oranında görülen en hızlı düşüş. 2005 ila 2008 yılları arasında ise Şili başta bakır olmak üzere emtia ihracatı sayesinde yüklü döviz çekmeyi başardı ve 42 milyar dolar mali fazla bile verdi. Bu rakam ülke GSYİH'sının yüzde 26'sına tekabül ediyordu. Dönemin devlet başkanı Bachelet bu parayı tam da ihtiyaçları olduğu zaman küresel krizin olumsuz etkilerini bertaraf etmek için kullandı. Yani Şili, ABD'den Avrupa ve Asya'ya kadar bir çok ekonomiyi vuran küresel kredi krizi sırasında önceden hazırlamış olduğu döviz silahı sayesinde nispeten daha az yara aldı. 2009'un mart ayında açılan risk iştahı sonrası küresel likidite gelişmekte olan piyasalar ile emtiaya akmaya başlayınca ise bakır fiyatlarındaki yükseliş tırmandı. Hatta 2009'un yüzde 50'nin üzerindeki getirisiyle en fazla kazandıran emtia ürünü de bakır olarak gösteriliyor. Dolayısıyla uzmanlar önümüzdeki dönemi Şili için "parlak" olarak nitelendiriyor. Ülkenin ihracat gelirlerinin yarısından fazlası bakır ihracatından sağlanıyor. Bu anlamda bakır ihracatına bir anlmada bağımlı olan Şili, bu ay içinde "zenginler klübü" olarak da bilinen Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) de üye olan ilk Latin Amerika ülkesi oldu.

BERLUSCONI'NİN ŞİLİ VERSİYONU
Şili'nin yeni devlet başkanı Pinera'nın başını en fazla ağrıtacak konulardan biri kişisel serveti olacak. Yaklaşık 1.2 milyar dolarlık bir servet sahibi olan Pinera'nın bu varlığının büyük bir bölümünü ulusal havayolu şirketi LAN'da sahip olduğu hisse senetleri oluşturuyor. Seçilmeden önce yaptığı propagandalarda başkan olursa bu hisseleri satacağını söyleyen Pinera'nın atacağı adımlar önem taşıyacak. Pinera'nın sadece LAN'da değil Şili'de yayın yapan bir televizyon kanalında ve ülkenin en başarılı futbol takımında da hisse sahipliği bulunuyor. Bu nedenle de tıpkı kendisi gibi medya ve futbol sektörlerinde yatırımları bulunan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile özdeşleştiriliyor. Ancak Pinera, Berlusconi'nin popülistliği ile uzaktan yakından alakalı olmadığı gibi kamuoyunca bazen "hantal" bir figür olarak bile görünüyor. 60 yaşında evli ve 4 çocuklu olması da Berlusconi'nin Playboy kızlarıyla yaptığı villa partileri ve çapkınlıklarıyla dolu özel yaşantısı ile kıyaslanacak gibi değil. Pinochet'nin askeri darbeyle iktidara geldiği 1973 yılında Harvard Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi almakta olan Pinera, darbeden 3 yıl sonra yurda dönmüştü. Sıkı bir Pinochet karşıtı olarak bilinmesine rağmen Pinera'nın kardeşi 1989 yılındaki geçiş hükümeti sırasında Pinochet'nin kabinesinden aday olmuştu.

Hiç yorum yok: