11 Kasım 2009 Çarşamba

1987'de Özal'ı esas kızdıran neydi?


İletişim fakültesinde medya ve siyaset dersi hocam olan Avni Özgürel'den güzel bir yazı bugün kü radikalde.

1987'de Özal'ı esas kızdıran neydi?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir toplantıda akademik unvanı da olan bir köşe yazarının ‘Özal olsa Genelkurmay Başkanı(nı görevden alırdı’ mealinde yarı akıl verir mahiyette konuşması ilgi uyandırdı. Alakanın fazla olmasında, Erdoğan’ın bu sözlere tepki göstermemiş olmasının payı var şüphesiz.
Başbakan 1987 senesinde yaşananların ayrıntısını fazla hatırlamadığından, ya da bugün içinde bulunulan tablonun 30 sene öncesinden farkına ilişkin söyleyeceklerinin, yeni tartışmalara sebep
olmasını istemediğinden üzerinde fazla durmak istememiş olabilir. Söz konusu dönemin hadiselerini ve rahmetli Turgut Özal’ın o zaman aldığı tavrı hatırlayanların, bugün ‘malum belge’ meselesinin geldiği noktada Erdoğan’ın yerinde Özal olsa Genelkurmay Başkanı’nı görevden alacağını düşünmeleri kuvvetle muhtemel olduğundan, geçmişte yaşanan hadisenin arka planına göz atmakta fayda var.
Hemen ifade edeyim ki, 1987 senesinde yaşanan gelişmede Özal’ın kararlı tavrının payı olduğundan şüphe edilemez. Ancak siyaset-ordu ekseninde iplerin gerildiği o günlerin tablosu sadece bununla izah da edilemez.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Üruğ’un kuvvet komutanlığında süresi dolan Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Necdet Öztorun’un emekli edilmeyip Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesini temin için, zamanından bir ay önce 2 Temmuz’da istifa dilekçesini vermesiyle yaşanan krizdir sözünü ettiğimiz. Org. Üruğ’un 2000’li yıllara kadar Silahlı Kuvvetlerin komuta kademesini belirleme arzusuna dayanan planı, atamalar için gerekli Bakanlar Kurulu kararını ve Cumhurbaşkanı’nın onayını beklemeksizin oldu-bittiyle hedefe ulaşma girişimi Kenan Evren-Turgut Özal duvarına çarpmasıyla âkim kaldı... Sonuçta emrivaki görev devir teslim töreni düzenlemeye kalkan, bunun için davetiyeler bastırıp dağıtan Üruğ’un hesabı tutmayınca Org. Necdet Öztorun emekli edildi. Köşke çıkıp Genelkurmay Başkanlığı’na atamasının yapılması halinde makamda bir gün kalıp ertesi gün istifa etme sözü vermesi dahi çarkı geri çevirmeye yetmedi.
Bilinen o dönemde bu kararı Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in aldığı, ancak ordu içinden gelebilecek tepkileri hesap ederek sahneyi Turgut Özal’a bıraktığıdır. Rahmetli Özal’ın 29 Haziran 1987’de İstanbul’da Tarabya Oteli’nde düzenlediği basın toplantısında söyledikleri ve o zamana kadar kendisinde hemen hiç konuda görmediğim heyecan hali, aradan onca yıl geçmesine rağmen hâlâ gözümün önünde. Konuşmasına “Sayın Org. Necdet Uruğ vazifeden affını ve emekliliğini istemiştir. Esasen kanuni süresi de bu ağustosta dolmaktadır. Ben şahsen görev süresinin bir yıl daha uzatılması imkânını aramaktan yanaydım. Kanun kuvvetinde kararname çıkartma yetkimiz var diye düşünmüştüm. Ancak düşüncemi ilettiğimde kendileri bunu arzu etmediler, emekli olacaklar” diyerek başlamıştı. Ve ardından derin bir nefes alıp devam etmişti: “Bakanlar Kurulu, Org. Necdet Üruğ’un yerine sayın Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Necdet Öztorun’un gelmesini istememiştir. Bu konu tarafımdan sayın Cumhurbaşkanı’na arzedilmiştir. Genelkurmay 2. Başkanı sayın Org. Necip Torumtay
önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bilahare Genelkurmay Başkanlığına getirilecektir.”
Salonu bomba düşmüşcesine sessizleştirmişti Özal’ın ağzından çıkan sözler. Ben de dahil pek çok gazetecinin hayret içinde duraksadığını unutamam. Sonraki günlerde rahmetli Özal’a, Org. Öztorun’a tepkisinin sebebini sorduğumda mesele biraz daha netleşti. Emrivaki görev devir-teslimi meselesi hükümetle birlikte Cumhurbaşkanı’nı hiçe saymaktı Özal’ın gözünde. Ama onu öfkelendiren tek sebep bu değildi. Şahsen hakarete uğradığı kanısındaydı. 1987 senenin haziran ayında, yani tayin-terfi hadisesinden bir ay kadar önce PKK, Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık köyüne saldırmış, 16’sı çocuk olmak üzere 30 kişi katledilmişti. Özal’ı kızdıran ne Genelkurmay’ın ne de Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın hadiseyle ilgili olarak kendisine bilgi vermemiş olmasıydı. Daha ötesi ertesi gün Özal, Org. Necdet Öztorun’u telefonla aramış ama emir subayından “Komutanın sabah koşusunu yapmakta olduğu, bu sebeple konuşamayacağı” cevabını almıştı... Defterime şu sözlerini de kaydetmişim, “Korucular askeriyeye saldırıya uğradıkları bilgisini verip yardım istemiş ve mermileri bitene kadar direnmişler. Yardım gelmemiş. Olayda ihmal olup olmadığını soruşturulması emrini verdim ama kulak arkası edildi.”

yorum :radikal foto:milliyet gazetesi 30 haziran 1987 günü yayımlanan ilk sayfasından

Hiç yorum yok: