Günlük olarak yayınlanan haberleri ve fikirleri toplayan, değerlendiren işleyen ve bunları başkalarına ileterek kamuoyu oluşumuna olanak sağlayan bir kitle haberleşme aracıdır.
Gazete memleket ve dünya olaylarını geniş bir okuyucu kitlesine bildirmek, onların siyasi, fikri, sosyal ve ekonomik sahalarda ilerlemesini sağlamak maksadıyla günlük olarak yayınlanan bir araçtır.
Mustafa Kemal Atatürk’e göre “matbuat milletin umumi sesidir. Bir milleti tenvir ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, hülasa bir milletin hedefi saadet olan istikameti müştereketede yürümesinin teminde matbuat, başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.
Basın kitle iletişim araçları ve son olarak medya süreci incelenirken tarihe dönüp baktığımızda yazının bulunması, kağıdın kullanımı ve Gutenberg’in matbaasından bahsetmek gerekir.
İşaretlerle başlayan medeniyet yazı ile evrim geçirmiştir diyebiliriz, yazı tarihin günümüze aktarımında önemli bir yere sahiptir.
Basının hammaddesi olan kağıt ise Çinliler tarafından bulunup, daha sonra sırasıyla Moğollar, Araplar aracılığıyla batıya geçmiştir.
Matbaa ise basının hızla ivme kazanmasında en önemli araçtır. Gutenberg’in 15. yüzyılda matbaayı icadı ile insanlar düşüncelerini kitap ve gazeteler ile hızla aktarmaya başladılar.
Gazetecilik çok eski çağlardan beri haberleşme ve insanların çevrelerinde olup bitenleri öğrenme merakına dayanmaktadır.
Dünyanın en eski gazetesinin 911 yılında Pekin’de kurulan ve günümüze kadar yayınını sürdüren King Pao olduğu ileri sürülmektedir.
Bugünkü anlamıyla ilk gerçek gazeteyi bazı kaynaklar 1609 da Almanya’da yayınlanan Avis Relation Oder Zeitung, başka bir kaynak ise 1605 Hollanda da ticari bültenden doğduğu sayılan “Niuewe Tijdingen” adlı yayının ilk gazete olduğu üzerinde durmaktadır.
İlk günlük gazete 1660 da çıkarılan Leipter Zeitung olduğu kayıtlarda yer almaktadır.
İlk gazetenin çıkması, gazeteciliğin başlamasında gözden uzak tutulması gereken ise bu faaliyetin Avrupa’da merkezi otoritenin hüküm sürdüğü mutlak monarşilerle yönetilen ülkeler yerine; dağınık, birliği zayıf olan ve ticaretin gelişmesiyle ekonomik gücü artan kentlerde daha çabuk ve kolay bir şekilde başlamasıdır. 18 yüzyılda gazeteciliğin temel işlevi olan haber verme işlevinde gelişmeler olurken Avrupa’da pek çok ülkede basın üzerinde denetimler olmuştur.
18. yüzyılda Amerikan Bağımsızlık Savaşı ile Fransız ihtilali gazeteciliğinin gelişiminde büyük etkileri olmuştur. Bu iki tarihsel olay ile basının özgür olma anlayışı kabul görmüştür.
19. yüzyıl, gazeteciliğin ve gazetenin gelişmesi ve kurumsallaşması bakımından pek çok köklü değişimin yaşandığı bir yüzyıl olmuştur. Bu yüzyılda İngiltere’de endüstri devriminin başlaması, dünyada gazeteciliğe de damgasını vurmuştur. Endüstri devrimi ile bağlantılı olarak gelişen enformasyon devrimi ile gazetecilik daha fazla özgürlük kazanmış, bir meslek haline gelmiş, okuyucu kazanmıştır. Gazeteler okuyucusunu tutmak, sürekli okuyucu haline getirmek için haberleri izlemiştir. Gazete ve gazetecilik toplum içinde etkili olmaya yönelmiştir.
Bu devrimlerin yanı sıra ulaşım ve iletişimde olan devrimlerle gazetecilikte de devrim yaşanmış insanoğlunun “zaman” ve “yer” üzerinde egemen olması bir gerçek haline gelmiş “anilik ve uzaklık/yakınlık” kavramları önem kazanmıştır. Gazetecilikte haber toplama, yazma, dağıtma yönünden anilik, uzaklık/yakınlık kavramlarından yararlanılarak haber ajansları kurulurken, haber yazma, sayfa düzenlemesi kurallarının geliştirilmesine yönelinmiştir.
19. yüzyılda gazeteciliğin gelişmesinde en önemli değişikliklerden bir tanesi, insanın ilgisini çekme ilkesinin benimsenmesidir. İnsanın ilgisini çekme ilkesi ile gazetecilik yeni bir boyut lazanmış haber vermede olayları, düşünce ve fikirleri aktarmada insanın duygularına yönelme ön plana çıkmaya başlamıştır.
Bu ilkenin getirdiği yeni anlayışla, gazeteler yalnız seçkinlerin okuduğu yayın organları olmaktan çıkmış, geniş kitlelerin okuduğu gazeteler olmaya dönüşmüşlerdir.
19. yüzyılın ortalarından itibaren seçkinci gazetecilik anlayışından halka dönük gazetecilik anlayışına ve kitle gazetesine geçiş, gazetenin 19. yüzyılda doruk noktasına ulaşmasını sağlamıştır. Gazetecilikte “insanın ilgisini çekme anlayışı” olarak nitelenen bu yaklaşımla, ilginçlik önemlilik, anlamlılık ve sansasyon gibi kavramlar gazetecilikte önemli olmaya yönelmiştir. Bu yüzyılın ilk yarısına yazılı basın gazete-dergi ve kitap egemen olurken; ikinci yarısında egemenlik önce radyo, daha sonra da televizyon yönünden görülmüştür.
kenan evren duman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder