Nezih Demirkent, bir yazısının başlığında “Bir daha dünyaya gelirsem asla gazeteci olmam” der ve bunun sebebini de “televizyonculuğun çıktığı günden beri gazeteciliğin anlamını yitirmesine, giderek tükenmesine” bağlar. Burada, bir hususu daha özellikle vurgulamadan geçemez: “Yine, geçtiğimiz günler-de, yorumcuların, sahiplerinin sesi hâline geldiğine tanık olduk. Saygı duyduğumuz gazeteciler patronlarını korumak için akıllarına geleni söylemiş ve insanları ağır dille eleştirmekten kaçınmamışlardı. Eskiden böyle olaylar olmaz mıydı, diye sorabilirsiniz. O günlerde de sahibinin sesi olan kişiler vardı, ama bu kadar açıktan yorum yapmaz, doğruları söylemeye çalışırlardı. Yâni kraldan ziyâde kralcı olmazlardı. Bu günlerde ise tam tersi; vur deyince öldürenler çıkıyor.” Demirkent, yazının devamında bir sitemde daha bulunmaktadır: “Bizim mesleğimizde her iş para karşılığı yapılmazdı. Gazeteciliğin onuru korunur ve çay, simitle yetinmek pahasına doğrular topluma aktarılırdı. Şu günlerde ise, ceplerine para dolduranlar her konuda uzman kesiliyor ve parayı veren adına görev üstlenmekten kaçınılmıyor. Parayı verenin veya para sahibi olanın eleştirisi de zorlaştı. Meslek bazı insanları tanınmaz hâle soktu.”
(Nezih Demirkent, “Bir Daha Dünyaya Gelirsem Asla Gazeteci Olmam”, Yeni Türkiye (Medya Özel Sayısı), 1996/12, )
Kenan Evren Duman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder