yAZILARINI KAÇIRMADAN TAKİP EDERİZ;TÜRKER ALKAN'IN, yine tam yerine rast geldi manzara koyduk yazısı; buyrun okuyun,
Dünkü ‘Taraf’ gazetesi haber ve yorumlarıyla bu konuya büyük yer ayırmıştı. Yasemin Çongar, “(Anıları) okurken utanç ve öfke de duydum, ama daha ziyade derin bir hüzün kapladı içimi” diyor. Ahmet Altan da, Mustafa Balbay ve İlhan Selçuk gibi mesleğinde başarılı olmuş yazarların ve gazete, televizyon patronlarının neden işlerini yapmakla yetinmeyip askeri darbe peşinde koştuklarını soruyordu. Ve kendi sorusunu şöyle yanıtlıyordu: “Daha fazlasını istiyorlar. Bunu isteyenlerin açgözlü oldukları, kolayından doymadıkları doğru... Ama sanırım bir başka gerçek daha var: O da bu toplumun Osmanlı’dan bu yana ve Cumhuriyet tarihi boyunca sadece ‘silahlı bir iktidara’ mutlak saygı göstermesi.”
İyi de, neden böyle olmuşuz? Ahmet Altan buna girmiyor. Neden dünyanın en güçlü ordusu olan Amerikan silahlı kuvvetlerinin başındaki komutan darbe yapmaya kalkışmaz, hatta böyle bir şeyi aklından bile geçirmezken, Madagaskar’da veya Pakistan’da askerler ikide bir darbe yapmaya kalkışır?
Madagaskar askerleri de Atatürkçü müdür yoksa?
Neden kişi başına ulusal geliri 1000 doların altında olan ülkelerde askerlerin darbeye kalkışması ve bu girişimin başarılı olma şansı daha yüksekken, bu gelirin 3 bin doları aştığı ülkelerde orduların darbeye kalkışması ve darbe girişiminin başarı şansı daha düşük olmaktadır?
Neden Kuzey Avrupa ülkeleri uzun zaman önce sivil yönetimlerin üstünlüğünü kabul etmişken, Güney Avrupa’da 1970’lere, hatta 80’lerin başına kadar askeri müdahale tehdidi görülmüştür?
Neden kara ordusu güçlü olan ülkelerde askeri darbe olasılığı, donanması güçlü olan ülkelerden daha fazladır?
Neden okullaşma oranının yüksek olduğu ülkelerde askeri darbe oranı, bu oranın düşük olduğu ülkelerden daha azdır? (Bu ilişki, kişi başına düşen gelirin gösterdiği ilişkiden de güçlüdür.)
Neden Katolik ve Müslüman ülkelerde askeri darbe olasılığı Protestan ülkelere göre daha yüksektir?
Sorular artırılabilir.
Yanıtlar da öyle.
Bir yanıt, Ahmet Altan’ın babası Çetin Altan’ın sık sık değindiği ‘meslekleşme’ ile ilgili. Toplumda ‘meslekleşme’, uzmanlaşma ve farklılaşmanın bir sonucudur. Uzmanlaşma ve farklılaşma ise, modernleşmenin (eskiler, ‘dehrileşme’ veya ‘asrileşme’ derdi) en temel özellikleri arasında yer alır. Ve bütün bu gelişmeler bir gecede,
aniden, birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıyor.
Yavaş, karmaşık ve sancılı bir süreçtir. Şimdi yaşamakta olduğumuz gibi.
Ama Ahmet Atlan bu toplumsal sürecin karmaşık yapısını göz ardı ederek hükmünü veriyor: Aranan suçlu bulunmuştur: Atatürk ve Atatürkçüler!
TÜRKER ALKAN
19.03.2009
radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder